Haftanın haber hasatı 🗞
Cizre’deki rekor sıcaklıkla Arhavi’deki sel sularının sürükleyicisi aynı
Merhaba.
Bilim insanlarının, birçoğunu bundan 20 yıl önce tarif ettikleri iklim felaketlerinin peş peşe gerçekleştiği bir haftayı geride bırakıyoruz.
🔥 Sibirya’nın kuzeydoğusundaki Yakutistan, Rusya’nın en soğuk ve en geniş alanı. Arktik Rusya’da son yıllarda 37 dereceyi bulan ekstrem sıcaklıklar, son 150 yılın en kurak yazıyla birlikte yakın zamana kadar tamamen donmuş topraklarda kontrol edilemeyen yangınların alanını genişletmeye devam ediyor. Bu sezon en az 1-1,5 milyon hektar ormanın kül olduğu bölgede, dünyanın en soğuk şehri olarak bilinen Yakutsk dahil 50 yerleşim yeri ağır dumanla kaplandı. Yangınlar son üç yıldır artarak devam ediyor. Halk, hükümetin yetersiz müdahalesinden dolayı öfkeli. Geçtiğimiz yılki yangının Meksika’nın 2018’de fosil yakıt tüketimine eşdeğer karbon salımına sebep olduğu not ediliyor. Ancak bu kaybedilen ormanlar ve vahşi yaşamın etkisinin yanında oldukça küçük bir değer.
🌊 Çin’in Henan bölgesinde bir haftadan uzun süredir devam eden aşırı yağışlar 33 kişinin ölümüne yol açarken, on binlerce kişinin tahliye edilmesine sebep oldu. Zhengzhou ise bölgesinde bir saatte 20 cm yağmur yağdı; şehrin metrosunu ve otobanlarını sel bastı. Çin’in merkez bölgesinde başlayan fırtına ülkenin kuzeyini de etkisi altına aldı. Aşağıdaki görüntü, yerel yönetimin açıklamalarına göre, sel sularının bastığı bir fabrikada alüminyum alaşımı bölümünün patlama anını gösteriyor.
🪧 İran’da uzun süren kuraklık ve iklim krizinin etkisiyle yükselen sıcaklıklar, hükümetin yanlış su politikaları ve önlemsizliğiyle birleşince Khuzistan eyaletinde halkı sokaklara döktü. Protestolara polisin orantısız güç kullanarak, mermilerle yanıt vermesi gerilimi tırmandırdı. 50 dereceye yaklaşan sıcaklıklarla birlikte son 50 yılın en kurak yazını geçiren İran’da yeni Başkan Ebrahim Raisi’nin ofisi devralmasına günler kala yaşanan protestolar iklim krizinin bölgesel, etnik, politik farklı krizlerle kesişimi açısından oldukça önemli işaretler barındırıyor.
🌊 Yeni Zelanda’nın Marlborough Bölgesi’ni sel basmasıyla birlikte 900 kişinin evi boşaltıldı. Olağanüstü hal ilan edilen bölge tarihindeki en ciddi sel vakasıyla mücadele ediyor.
🇮🇳 Hindistan’da muson yağmurları nedeniyle gerçekleşen toprak kayması sonucunda en az 47 kişi yaşamını yitirdi, 30 kişi kayıp.
Karbon ofsetleri kül olduğunda
ABD'nin çeşitli bölgelerinde başlayan orman yangınlarından en büyüğü, Oregon eyaletinin Bootleg bölgesinde devam ediyor. New York City'nin iki katı büyüklüğünde bir alanın kül olduğu belirtiliyor. Bölgede, yaklaşık 100 yıllık ömür biçilen ağaçların bir bölümü işletmelerin karbon ofset’leri için ayrılmıştı ve bu alanın beşte biri de kül oldu. İlginç olan Kaliforniya yasal düzenlemelerinin, ormanlar yansa bile, sigorta prosedürü ‘sayesinde’ işletmelerin karbon kredisi almasına izin vermesi. Diğer yandan kontrol edilemeyen yangınlar yüzünden karbon ofsetlerini yaktığında, ne orman arazisi sahibi şirket ne krediyi alanlar ne de krediyi satanlar söz konusu kredinin karşılığı olup olmadığından sorumlu tutulmuyor. Yani bu vakada hiçbir taraf, ağaçların havadan varsayıldığı miktarda karbondioksiti emip emmediğini kontrol etmekle yükümlü değil…
Cizre’deki rekor sıcaklıkla Arhavi’deki sel sularının sürükleyicisi aynı
Aşırı hava ve iklim olaylarının hızla arttığı Türkiye’de Rize'nin Fındıklı ilçesinde etkili olan sağanak nedeniyle dereler taştı, yollar kapandı. Artvin’in Arhavi ilçesinde de sağanak nedeniyle Kapisre Deresi’nin taşması sonucu, yollar göle döndü.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) verilerine göre, Şırnak’ın Cizre ilçesinde hava sıcaklığı 49,1’e ulaşarak, Türkiye’nin en yüksek sıcaklık rekoru kırıldı. Yurt genelinde hissedilen sıcak hava dalgasının etkisiyle İstanbul’da metrobüs yolunda aşırı sıcaktan asfalt eridi.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden emeritus Prof. Dr. Murat Türkeş, Ege Üniversitesi’nde Ecmel Erlat ve Fulya Aydın-Kandemirli ile birlikte Türkiye’de 1950’den beri sıcak hava dalgalarının karakteristiğinin nasıl değiştiğini ele alan bir araştırmaya imza attılar. Aşağıdaki grafikte takip edebileceğiniz gibi, araştırmaya göre, 1950’den beri Türkiye’de sıcak hava dalgası olaylarının hem sayısı (mavi) hem süresi (kırmızı) hem de sıklığı (yeşil) arttı.
Prof. Dr. Murat Türkeş, Türkiye’nin ikliminin nasıl değiştiğini, kuraklık ve sel olaylarının birlikte nasıl ve neden daha sık gözlemlendiğini iklim gazetesi için değerlendirdi.
Bugünkü iklim koşullarına baktığınızda hem dünya hem de Türkiye ve bölgesi bundan 30 yıl öncesine göre çok daha sıcak. Türkiye’de son 70 yılda kentlerde yapılan gözlemlere göre, yılın sıcak dönemlerinde hem ortalama minimum hem de ortalama maksimum sıcaklıklarda (ölçümün yapıldığı) istasyona göre 1,5-5 santigrat derece arasında artış var. Bu özellikle gece en düşük hava sıcaklıklarında çok daha belirgin. Türkiye’de tropikal ve yaz günlerinin sayısı artıyor yani yılın sıcak döneminde tropikal sıcaklık rejimini yaşamaya başladık. Bir kışımız var hala ama yılın sıcak döneminde hem gündüz hem gece çok sıcak. Kentsel ısı adası etkisiyle özellikle geceler çok daha sıcak ve daha rahatsız edici. Rekor hava sıcaklıkları çalışmalarımıza göre son 30 yılda ondan öncekine göre çok önemli düzeyde rekor en yüksek sıcaklıklarda artış eğilimi var yani en yüksek sıcaklıklar rekorlar kırıyor. Bu sene de belki birçok istasyon rekorlar kırmış olacak. Rekor yüksek sıcaklıklar rekor kırınca, rekor düşük sıcaklıklar daha az rekor kırıyor. Çünkü orada da bir ısınma söz konusu.
Daha sıcak bir dünyada sıcak hava kütleleri daha fazla nem tutma kapasitesine sahip
Yeni çalışmamıza göre 1950’den günümüze kadar uzun süreli sıcak hava dalgası indislerine baktığımızda Türkiye’nin çok büyük bir bölümünde sıcak hava dalgalarının sayısı, sıklığı ve şiddeti çok hızlı bir artış eğilimi gösteriyor. Bunların hepsi her yıl Türkiye’nin daha sıcak olduğunu gösteriyor. Daha sıcak bir dünyada buharlaşma çok daha fazla ve sıcak hava kütleleri daha fazla nem tutma kapasitesine sahip. Hava, sıcaklığı arttıkça, doyması için daha fazla neme gereksinim duyuyor. Yılın sıcak döneminde yağış oluyorsa, nem içeriği yüksek bir hava kütlesi orta enlem siklonlarının cepheleri boyunca olabilir, Doğu Karadeniz’de olduğu için dağların kuzey yamaçları boyunca yükselen hava kütlesi için de olabilir... Bunun enerjisi de çok fazla, nem içeriği de çok fazla. Dolayısı ile yağış olduğu zaman kısa sürede çok kuvvetli yağmur ama çoğunlukla sağanak yağmur, gök gürültülü, şimşekli, fırtınalı yağışlar şeklinde gerçekleşiyor. Sağanak ve şiddetli yağış demek, birim zamanda birim alana, en fazla, en iri yağış damlasının düşmesi demek ve bu, Doğu Karadeniz için bir felaket çünkü topoğrafyası çok zengin, yüksek üstelik arazi bozulumu söz konusu. Ormanlar tahrip ediliyor, HES’ler, yollar yapılıyor, düzensiz yerleşme var, ormanların yerine kök derinlikleri daha az olan fındık, çay ekiliyor ve insanlar bunu kafasına göre yapıyor. HES’ler için yollar, yamaçlar bozuldu, yamaçların duraylılığı bozuldu. Bu tür yağışlar olunca da aynı zamanda az önce söylediğimiz nedenlerle bu kez kütle hareketleri yani heyelanlar da gerçekleşiyor. Vadiler çok dar ve yerleşmeler de var. Vadiler doğal değil yani doğu Karanize ve Türkiye’nin büyük bir bölümü doğal fiziki coğrafi özellikleri bozulduğu için yağışın büyük bir bölümü yüzeysel akışa geçiyor, toprak tarafından tutulmuyor. Orman örtüsünün yerine tarımsal alan, yollar ya da kentler yapıldığı için hem sellere hem taşkınlara neden oluyor. Ne yazık ki o taşkın yatakların içerisine kentleri, köyleri, mahalleleri kuruyoruz. Dünyanın birçok yeri için bu böyle ama Akdeniz Havzası kendi iklim koşulları nedeniyle iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bölgelerden biri. Türkiye gelecekte de en fazla etkilenebilecek ülkeler arasında yer alıyor. Yani hem şiddetli yağışlar hem şiddetli hava ve iklim olayları gözleniyor. Yağış rejimi değişirken kuraklık eğilimi var. Yağış düşmesi gereken sonbahar ve kış aylarında da kuraklığı yaşıyoruz. Son 30 yılın büyük bir bölümü Türkiye’de kurak geçti. 2021 yılında Türkiye’nin kuzeybatı kesimleri dışında yaza çok kurak girdik ve üstüne sıcak hava dalgaları geldi. Türkiye’nin batı, güney, güneybatı, güneydoğu ama özellikle güneybatı ve güneydoğusu yaklaşık bir aydır sıcak hava dalgalarının etkisi altında. Belki rekor sıcaklıklar kırılmak üzere.
Hasat’ın diğer haberleri 📰
🛢 BloombergNEF’in derlediği yeni çalışmaya göre G20 ülkeleri, Paris Anlaşması’nın imzalandığı 2015’ten 2019’a kadar fosil yakıtlara 3.3 trilyon dolar ödenek tahsis ettiler. Kamu kuruluşları, bütçe transferleri, vergi indirimleri gibi araçlarla yapılan sübvansiyonların değişimi aşağıdaki grafikte görülebiliyor.
Fosil desteğini azaltsa bile, bir başka haberde Suudi Arabistan Enerji Bakanı Abdülaziz bin Salman, petrol talebinin gelecekte de artmaya devam edeceğini ve Arabistan’ın petrolü son molekülüne kadar pompalayacak olan bir krallık olacağına inandığını söylüyor, konuya yakın kaynakların Bloomberg’e aktardığına göre.
📈 Çin, dünyanın en büyük ulusal karbon piyasasını işleme açtı. Dünyada en fazla sera gazı salımı yapan ülke olan Çin, AB, Kanada gibi bölgelerden farklı olarak mutlak salımlar yerine salım oluşumu yoğunluğuna odaklanıyor. Piyasanın, karbon yoğun endüstriler için teşvik edici olması mümkün ama ülkenin salım hedeflerine ne kadar yardımcı olacağı şüpheli. Çin 2019’da 10 milyar ton CO2 ile küresel salımların yüzde 27’ine tek başına sebep olmuştu. Ancak kişi başına salımlarda biraz daha geriden geliyor.
🛰 Atmosfere salınan karbondioksitin miktarını uydularla gözlemleyen yeni bir araştırmaya göre, her yıl karadan yeryüzündeki yaşayan insan kütlesinin 12 katı kadar karbondioksit atmosfere salınıyor. Çin’in ilk karbon salımı izleyen uydusu TanSat verileriyle yapılan araştırma, karbondioksitin atmosfer, kara, su ve yaşayan canlılar arasındaki alışverişini takip ediyor. Mayıs 2017 ve Nisan 2018 dönemini kapsayan araştırma, atmosfere net karbon salımının yıllık ortalama 6 gigaton olduğunu buldu.
🇳🇴 Norveç’in atmosferden karbondioksiti yakalayıp, Kuzey Denizi’nin derinliklerine gömme projesi Longship başladı. 1,7 milyar euro’luk projenin toplam 1,25 milyar ton CO2’yi denizin altında daha önce fosil yakıt rezervlerinin bulunduğu noktalara enjekte etmeyi ön görüyor. Kapasitenin yıllık 1,5 milyon tona ulaşmasıyla 2024’te birinci fazın tamamlanması planlanıyor.
👨🏻🌾 👩🏽🌾 Türkiye’de kayıtlı çiftçi sayısı yaklaşık 2 milyon. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin açıklamalarına göre, 2020 üretim yılında organik tarım yapan çiftçi sayısı sadece 52 bin 590; organik yem bitkisi üretimi yapan çiftçi sayısı ise 7 bin 672’di.
🌎 Ozon tabaksını incelten maddelerin tüketimi yasaklanmış olsa da, yeni bir araştırmaya göre Arktik stratosferinde kış aylarında ozon tabasında gözlemlenen incelme, iklim krizi sebebiyle son birkaç yılda hızlandı. Sera gazı salımları bu hızla devam ederse yüzyılın sonunda ciddi kayıplar yaşanabilir.
Ve gezegeni rahatlatan haber: Uzay turizmi çılgınlığı başlıyor!
🚀 Haftanın en çok konuşulan gelişmesi ise yine bir beyaz, milyarder ve erkeğin, Jeff Bezos’un (Richard Branson’ın ardından) uzay seyahatini tamamlamasıydı. Uzay turizminin de başlayacağına işaret eden gezilerin iklim etkisinin tartışıldığı haberler de yayımlandı. Bezos’un roketinin sıvı hidrojen ve oksijen kullandığı ve bu yüzden Branson’ınkinden daha ‘yeşil’ olduğu söylense de roket fırlatılması operasyonlarının atmosferde ozon tabakasının incelmesi başta olmak üzere ciddi etkileri var. Bununla birlikte sadece roketler değil uzaya rekor sayıda uydular da fırlatıyoruz. Geçtiğimiz yıl bu sayı 1,283 uydu idi.
Yüksek karlılığı nedeniyle hayatımıza eklenecek bu yeni uzay yarışında Birleşik Krallık, 7 yeni roket fırlatma noktası planlıyor ve bunlardan birinin yıllık karbon salımının 764 ton civarında olacağı tahmin ediliyor… Uzay turizmi gerçekten insanlığın ve gezegenin geldiğimiz dönüm noktasında tüm ihtiyaçlarına cevap veriyor…
Siz ne düşünüyorsunuz?
Söz bitmeden…
Sanatçı Serkan Taycan, son yedi yıldır İstanbul'un batı eteklerinde yürüyerek, Karadeniz ile Marmara Denizi arasında, şimdiye kadar çok az yerlinin ve ziyaretçinin gördüğü manzaraları kapsayan yaklaşık 64 km’lik bir rotayı belgeliyor. Paleolitik çağa ait şimdi bir otoyolun üzerinde fark edilmeyen bir mağara, leyleklerin elektrik direkleri ve incir ağaçlarının üzerine düzinelerce yuva kurduğu kırsal bir köy, Osmanlı döneminden kalma taş köprüler, doğa tarafından geri kazanılmış eski linyit ocakları… Hepsi Kanal İstanbul projesiyle yok edilecek olan bu zenginlikler Taycan’ın Hasanpaşa Gazhanesi’ndeki “İki Deniz Arasında” sergisinde görülebilir.
Sergi kapsamında Mekanda Adalet Derneği’nin Kanal İstanbul’u konu alana Bir Yıkım İnşası videosu da izlenebilir:
‘Bir havzaya başından sonuna baktığımız, toplumsal ve çevresel ihtilafları belgelediğimiz havza çalışmaları bize sorunları muhataplarından dinlediğimiz bir saha deneyimi sunuyor. 2020’de yürüttüğümüz havza çalışmasında, Küçükçekmece-Sazlıdere-Terkos havzalarının birleşiminde İstanbul’u bekleyen bir mega sorunu, Kanal İstanbul’u odağımıza aldık.’